Özel Karadeniz Hastanesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hasan Tahsin Sanisoğlu, kısırlığın görülme sıklığının giderek artan bir sağlık sorunu olduğunu ve bunda toplumdaki fiziksel aktivitelerin azalmasının etkili olduğunu söyledi.
Özel Karadeniz Hastanesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hasan Tahsin Sanisoğlu, kısırlığın görülme sıklığının giderek artan bir sağlık sorunu olduğunu ve bunda toplumdaki fiziksel aktivitelerin azalmasının etkili olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Op. Dr. Sanisoğlu, “Her ne kadar klasik bilgi olarak tüm evli çiftlerin yüzde 15’inde kısırlık görülmektedir söylemi söz konusu ise de bu oran geçmiş 30- 40 yılın sıklığını yansıtmaktadır. Günümüzde ise bu oranın giderek yükseldiği bir gerçektir. Amerikan üreme sağlığı derneğinin yaptığı uyarıya göre, eğer bu artış eğilimi devam ederse 2050 yılında her bebek yardımcı üreme yöntemleri ile (yumurtama, aşılama ve tüp bebek) yöntemleri ile doğacaktır öngörüsünde bulunmuştur. Kısırlık sıklığının bu şeklide belirgin artışında en önemli etken, günümüz yaşam şartlarının ve beslenme şeklinin tüm vücut hücrelerinde ve özellikle üreme hücrelerinde (yumurta, sperm) oluşturmuş olduğu olumsuz etkilerdir” dedi.
İnsanlarda az hareket etme, hazır ve dondurucu gıdalar tüketmenin kısırlığa yol açtığını kaydeden Sanisoğlu, “İnsanlar artık daha az hareket etmekte, fiziksel aktivite de bulunmamakta, içeriğinde zararlı olabilecek hazır ve dondurulmuş gıdalar ve özellikle glisemik indekisi yüksek besinleri (şekerli, yağlı ve proteinden zengin) daha çok tüketmektedir. Bu tür beslenme insan vücudunda ki tüm hücrelerde ve özellikle üreme hücrelerinde olumsuz etkiler oluşturmakta, oksidatif stres diye tanımlanan, hücre metabolizması sonucu açığa çıkan ve hücrenin tüm moleküllerine, hatta gen ve kromozomlarına zararlı etki gösteren serbest oksijen radikallerinin oluşumuna yol açmaktadır. Bunun sonucunda üreme hücrelerinin fonksiyonları bozulmakta spermin ve yumurtanın yeterli düzeyde üretimi ve döllenme kapasitesi azalmakta ve bunun sonucunda doğurganlık potansiyeli azalmaktadır” şeklinde konuştu.
“MEYVE VE SEBZE TÜKETİLMELİ”
Kısırlık tedavisi uygulayan çiftlere bol meyve ve sebze tüketin önerisinde bulunan Sanisoğlu, “Aşırı yüksek ısı karşısında pişirilmiş (kebap, döner, ızgara gibi direkt ateşe maruz kalmış) yiyeceklerin fazla tüketilmesi sonucunda da vücutta zararlı metabolitler (glikasyon metabolitleri) ve bunun sonucunda hücre zararı oluşmaktadır. Genel sağlık açısında olduğu gibi kısırlık sorunu yaşayan çiftlere önerimiz şekerli (hamur işleri, makarna pilav ve tatlı) yağlı ve proteinden (et ürünleri) zengin beslenmemeleri, fast food ve hazır besinlerden uzak durmaları, kebap döner ve ızgara gibi hem proteinde zengin hemde yüksek ateşe maruz kalmış besinleri mümkün oldukça az tüketmeleri, klasik Türk mutfağı beslenme düzenine geri dönmeleri, bol sebze ve meyve tüketmelerini önermekteyiz.
Meyve ve sebzeler yüksek antioxidan içerikleri ile hücre metabolizması sonucu oluşan zararlı molekülleri nötralize etmekte (serbest oksijen radikalleri ve glikasyon ürünleri) ve bu şekilde hücre zararının önlenmesinde en etkili besinlerdir. Özellikle güçlü antioxidan içerikleri olan C vitamin ve Likopen den zengin meyve ve sebzeler; domates, kırmızı biber, portakal, greyfurt bolca tüketmelerini öneriyoruz. Sigara ve alkol gibi tüm vücut ve üreme hücreleri için oldukça zararlı olan alışkanlıklardan kesinlikle vazgeçmelerini istiyoruz. Sigara üreme hücrelerinin fonksiyonlarını bozan ve sayısını azaltan en zararlı etkenlerin başında gelmektedir” ifadelerini kullandı.
“FİZİKSEL AKTİVİTELERİNİN ARTTIRILMASI”
Çiftlerin daha az ve kalorisi düşük besinler tüketmeleri gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Hasan Tahsin Sanisoğlu, “Beslenmenin düzenlenmesi, sigara ve alkol den uzak durulması fiziksel aktivitenin arttırılması, (spor, egzersiz vb.) tedavinin etkinliğinde ve başarısında en az yumurta ve sperm gelişimini uyaran ilaçlar kadar etkindir. Yumurta ve sperm uyarısını sağlayan ilaçlara yanıt alamadığımız hastalarımızın beslenmelerini düzenleyerek ve antioxidan etkisi olan ürünler kullanarak sonuç alabilmekteyiz. Spor ve egzersiz sperm ve yumurta üretimi için gerekli olan androjen hormonları üretimini arttırarak olumlu katkıda bulunmaktadır. Özet olarak hastalarımızın günümüz yaşam ve beslenme alışkanlıklarından vaz geçmelerini, doğal beslenmelerini, daha az ve kalorisi daha düşük besinler tüketmelerini daha çok hareket etmelerini öneriyoruz” diye konuştu.